07 Nisan 2009 Salı günkü Zaman Gazetesi'nde Şirin Kabakçı imzasıyla çıkan haberde Eminönü'nde 2004-2009 yılları arasında gerçekleştirilen başarılı çalışmalar anlatıldı. Nevzat ER'in özellikle işporta konusunda Tarihi Yarımada'nın çehresini değiştirdiği vurgulandı.

Eminönü, hükümetin geçen yaz aldığı bir kararla Fatih ilçesine katıldı. Bu kararla belediyenin hukukî varlığı 30 Mart 2009 tarihi itibarıyla sona erdi. Belediyenin son başkanı Nevzat Er, hem son başkan olarak hem de başkanlığı dönemindeki icraatlarıyla tarihe geçti.

İstanbul'un merkezi tarihî yarımadanın ucundaki en eski yerleşim birimi olan Eminönü ilçesi, şehrin tarihten bu yana en hareketli, en canlı bölgesi olageldi. 1955 yılına kadar insanların yaşadığı bir yer olan ilçe, bu tarihten sonra hızla ticaret bölgesine dönüştü. Bu süreçte ilçenin nüfusu da giderek azaldı. 1990'da 83 bin olan nüfus, son sayımda 30 bine kadar geriledi.

Eminönü'nün turistik zenginliği ve ticaret merkezi olması, her gün yüz binlerce insanın bölgeye gelip gitmesine sebep oluyor. Normalde 30 bin civarında olan ilçenin nüfusu, bu sirkülasyon sayesinde gün içinde 1 milyonu geçiyor. İlçenin son belediye başkanı Nevzat Er, devletin 30 bin nüfusu baz alarak belediyeye verdiği parayla, 1 milyonun üzerinde insana hizmet vermenin imkansız olduğunu belirterek, ilçenin Fatih'e katılmasını savundu ve bunu geçen yaz başardı.

Eminönü Belediyesi'nde çok sayıda icraat gerçekleştiren Başkan Nevzat Er, Eminönü'ne yolu düşmüş bütün İstanbulluların hafızasında, işportacı işkencesini sona erdiren başkan olarak yerini aldı. Çünkü, Eminönü meydanı ve sokakları, 2004'e gelinceye kadar işportacılar tarafından işgal edilmişti. Turistler, bölgeye alışverişe veya gezmeye giden İstanbullular, işportacı ve seyyar satıcılardan illallah demişti. Eminönü Meydanı'nda adım atılamadığı gibi Yeni Cami'ye girmek-çıkmak büyük cesaret isteyen bir iş olmuştu. İnsanlar artık Eminönü'ne gitmeye korkar hale gelmişti.

Böyle bir Eminönü'ne belediye başkanı seçilen Nevzat Er, işe işporta ile mücadeleyle başladı. Büyükşehir Belediyesi ile Valiliğin desteğini arkasına alan Başkan Er, 2004 yazında seyyar satıcılarla mücadeleye tutuştu. "Önce seyyar satıcı ve işportacıların tezgah açtığı yerleri tespit ettik. Sonra buraları işportacılardan önce işgal ettik. Polisin de desteğiyle bütün zabıta ekibimiz, geceden buraları tuttu." diyerek işporta mücadelesini anlatan Başkan Er, sabahın ilk ışıkları ile sokağa tezgah açmaya gelen işportacıların, yerlerini kapan zabıtayı karşılarında görünce şoke olduklarını kaydetti.

Polis ve zabıtanın işportacılarla amansız mücadelesi yaklaşık 2 yıl sürdü. Bu süre boyunca işportacılar her gün tezgah açmak istedi. Ancak polis ve zabıta, işportacıların tezgah açmalarına izin vermedi. Mücadelenin sonunda işportacılar pes edip meydan ve sokaklardan çekildi.

Bugün Eminönü Belediyesi yok, Nevzat Er de normal bir vatandaş olarak sessiz sedasız aramıza döndü. Belediyede yaptığı işlerin gönül huzurunu yaşadığını söyleyen Er, bir süre dinlendikten sonra avukatlık mesleğine döneceğini ve partisi için çalışmaya devam edeceğini belirtiyor.

'Kanlı işportacı savaşlarını önledik'

Nevzat Er, işportacılarla mücadele ettikleri süreçte değişik kesimlerden bu mücadeleden vazgeçmeleri için telkinler geldiğini söylüyor ve ekliyor: "İşportacılar direndi, çünkü vergisiz, masrafsız hatta sermayesiz çok büyük paralar kazanıyorlardı. Onların kazançlarından nemalanan kesimler de vardı tabii. Bu yüzden içeriden ve dışarıdan baskılar geldi." Başkan Nevzat Er, işportacılarla mücadelesini anlatırken önemli bir ayrıntı daha veriyor. Mücadele bittikten sonra çok sayıda işportacı belediyeye gidip kendisine teşekkür etmiş. Başkan Er, teşekkürün sebebini de şöyle anlattı: "İşportacılar arasında gruplaşma ve çeteleşme başlamış. İşportacılar geldi ve bana 'Belediye işportayla mücadeleye başlamasaydı, biz kendi aramızda kavgaya tutuşacaktık. Büyük ihtimalle de çok kan dökülecekti. Bizi böyle birbirimize düşmekten kurtardınız.' dedi. Biz bir anlamda Eminönü'nde kanlı işportacı savaşlarını da önlemiş olduk."