Gazete Eminönü ile Söyleşi  (20.12.2008)

Durmak yok, hizmete devam...

Eminönü'nünde başlattığı vizyon projeleri ile Tarihi Yarımada'nın görünümünü değiştiren Nevzat Er, yeni dönemde de hizmetlerine devam etmekte kararlı. Tarihi Yarımada'nın tek ilçe olmasını yürekten desteklediğini vurgulayan Er ile dünden bugüne Eminönü'nde değişenleri ve Tarihi Yarımada'nın bütünü için hedeflerini konuştuk.

Eminönü’nde 5 yılınız geride kalıyor. Tarihi Yarımada artık tek bir ilçe. Göreve geldiğiniz 2004’ten bugüne Eminönü’ne baktığınızda nelerin değiştiğini görüyorsunuz?  

İstanbul’un kalbi olarak nitelendirdiğim Eminönü’nde göreve başladığımız 1 Nisan 2004 tarihine yeniden dönüp manzarayı görmek gerekiyor. Arşivlerde görüntüler, fotoğraflar kayıtlıdır. Bu görüntülere bir kez daha bakmak, yaşanan karmaşayı ve kuralsızlığı hatırlamak için yeterlidir. Vatandaşlarımızın hafızasında o görüntüler tazedir. Eminönü Meydanı’ndaki kirlilik, Yeni Cami duvarlarındaki işporta tezgahları ve Tarihi bir başkente asla yakışmayan görüntüler bugün çok gerilerde kalmış gibi düşünülse de, bu başarı kolay olmadı. Eminönü’nde göreve geldiğimiz gün, Tarihi Yarımada için bir vizyon ortaya koymuştuk. Bu vizyon elbette Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hedeflerini çizdiği şehircilik anlayışıyla paralel oluşturulmuş bir vizyondu. Neydi bu vizyonumuz; kültür, turizm, ticaret ve konut. Eminönü için belirlediğimiz bu vizyona uygun bir yol haritamızı da çizmiştik. İstanbul’un tarihi merkezini yeniden bir cazibe merkezi yapabilmek, tarihi derinliğine uygun bir görünüme kavuşturabilmek için kararlı olmak zorundaydık. Göreve başlar başlamaz da ilk uygulamamızı Eminönü Meydanı’ndan başlattık. Bu bizim için kararlılığımızın kamuoyuyla paylaşılmasıydı aynı zamanda.

Eminönü Meydanı’nın değişen görüntüsü 2004 yılında başlayan yönetimin de simgesi oldu. Yeni Cami Meydanı’nda insanların adım atamadığı, huzur içerisinde gezemediği bir bölgeyi nasıl dönüştürdünüz? Yüz yıllık bir sorunu nasıl çözüme kavuşturdunuz?

Yeni Cami Meydanı’nda yaptığımız çalışma Eminönü vizyonunun başlangıcını oluşturdu. Meydanlarımızı kuralsızlıktan kurtarmak zorundaydık, aksi takdirde Tarihi Yarımada’yı kaybederdik. 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da böyle bir görüntüyü tahayyül edebilir misiniz? Eminönü’nde işporta yüz yıllık bir sorundu ve askeri yönetim döneminde dahi çözümlenememişti. Biz bu önemli sorunu kararlılık göstererek çözüme kavuşturduk. Çok sıkıntı çekmedik mi, çektik. Hatta bu sorun yaklaşık 2 yılımızı aldı. Göreve başlamamızın ardından 2 yıl işporta sorunuyla mücadele etmek zorunda kaldık. Sorunun sosyolojik yönlerini ortaya koyduk, tarihi seyrini inceledik ve günümüz şehircilik modelinde yerini belirledik. Günümüz modern şehircilik anlayışında, şehrin tarihi merkezinde böyle bir yapı mümkün olamazdı. Bu bölgede faaliyet yürüten binin üzerindeki insanımıza bu gerçeği anlattık, onlara yol gösterici olduk ve ticari faaliyetlerini enformel bir yapıda değil formel unsurlarla yürütmeleri gerektiğini aktardık. Çünkü tarihi meydan artık İstanbullular’ın şehrimizin güzelliğiyle buluştuğu bir görünüme kavuşturulacaktı. Bu kararlılığımızın ne kadar doğru olduğunu bugün tüm İstanbullular görüyor. Sadece İstanbullular mı? Anadolu’dan İstanbul’u gezmeye gelenler, hatta turistler bize hep teşekkür ediyor. Yeni Cami’nin değişen yüzüyle ilgili aldığımız teşekkürler hiçbir Belediye Başkanı’na nasip olmamıştır diye düşünüyorum. Çünkü orada bir şehircilik başarısı vardır. İddia ediyorum, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’un en başarılı uygulamalarından birisi Eminönü Meydanı’yla ilgili yaptığımız çalışmadır.

Tarihi Yarımada’nın işporta sorunuyla birlikte bir başka önemli konusu da imalathanelerdi. Bu konudaki çalışmalarınız nasıl gerçekleşti, neler yaptınız?

Eminönü vizyonunu belirledikten sonra bir eylem planı ortaya koyduğumuzu belirtmiştim. Bu eylem planının ikinci aşamasında imalathanelerin Tarihi Yarımada dışına taşınması yer alıyordu. Çünkü fiziksel sıkışıklığı ve altyapısıyla Eminönü’nde imalathanelerin faaliyet göstermesi şehre ihanetti. Çünkü bölgemiz, imalathanelerin çevresel risklerini ortadan kaldırabilecek bir fiziksel imkanlara sahip değildi. Hiçbir imalathanenin arıtma tesisi kurabilmesi mümkün değildi. İstanbul Teknik Üniversitesi ile yaptığımız ve Eminönü’ndeki imalathanelerin çevresel risklerinin fotoğrafının çekildiği bilimsel araştırma tüm gerçekleri çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Bilimsel araştırmalar ışığında imalathanelerin Tarihi Yarımada dışına taşınması için çalışma başlattık. Bu bizim eylem planımızın ikinci maddesiydi. Tarihi Yarımada’nın planlamasına uygun bir şekilde önce kuyumcu imalathanelerinin taşınmasına karar verildi. Küçük el sanatlarının icra edildiği ve tehlikeli kimyasalların kullanılmadığı kuyum atölyeleri dışındaki tüm atölyelerin bugün için Eminönü dışına taşındığını söyleyebilirim. Böylesine büyük bir şehircilik uygulamasını da toplumsal bir yaraya dönüştürmeden gerçekleştirdik. Bu da yönetimimizin katılımcı ve şeffaf anlayışı sayesinde olmuştur. Kamu menfaatlerini öncelikli kabul ederek, adil ve eşit bir yönetim tarzımız vatandaşlarımızdan destek gördü ve onların katkısıyla da bu büyük değişim başarıldı. Eminönü’nde kuyum atölyeleri dışındaki diğer atölyelerin de taşınma işlemleri bir plan dahilinde sürdürülmektedir.

Eminönü’nde fiziksel düzenlemeler kapsamında başka ne gibi çalışmalar gerçekleştirdiniz?

Eminönü’nün kaderini değiştiren bir kararırımız da yıpranan kent dokusunun yenilenmesi için aldığımız Yenileme Alanları kararlarıdır. Eminönü sınırlarının neredeyse üçte ikisini 5366 sayılı kanun çerçevesinde Yenileme Alanı ilan ettik ve bu karar ile Tarihi Yarımada’nın yenilenmesinin önünü açtık. Bu İstanbul için devrim sayılabilecek kadar önemli bir karardır. Eminönü Belediyesi olarak eylem planımızın üçüncü başlığında yer alan kentsel yenilenme çalışmalarında çok büyük bir başarı gösterdik. Bürokratik işlemlerin zaman almasından dolayı fiziksel anlamda henüz bu değişimin izlerini göremiyoruz ama önümüzdeki yıllarda, pek çoklarının hayal bile edemeyeceği bir şehirde yaşayacağız. Kentsel yenilenme çalışmalarının ilki Süleymaniye Mahallesi ve çevresi için alınmıştı. 8 mahalleyi ilgilendiren bu yenilenme çalışmasında çok büyük aşamalar kaydedildi. İstanbul’un en müstesna yaşam alanı önümüzdeki yıllarda Süleymaniye’de şekillenecek. Sokaklarıyla, altyapısıyla, tarihi dokusuyla ve muhteşem manzarasıyla Süleymaniye ve çevresi İstanbullular’ın gıpta ettiği bir yeni yaşam alanı olacaktır. Bunun için biraz sabretmek gerekiyor.

Yenileme Alanı ilan edilen diğer bölgeler arasında Kapalıçarşı da var bildiğimiz kadarıyla. Ayrıca Sur-u Sultani’de önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bu çalışmalar da Eminönü için belirlediğiniz kentsel yenilenme vizyonu çerçevesinde mi yer alıyor?

Eminönü için ortaya koyduğumuz vizyon, şehircilikte büyük düşünmenin bir gereğidir. Rutin belediyecilik hizmetleri dışında büyük projelere de imza atmanın heyecanını duyduk. Kentin bu tip global projelerle dönüştürülmesi gerekiyor. İşte bu çerçevede Kapalıçarşı ve Çevresi için Yenileme Alanı kararı alındı. Kapalıçarşı çevresinde tarihi yapıya zarar veren binalar yıkılacak. Bölgedeki tarihi hanlar restore edilecek. En önemlisi dünyanın ilk alışveriş merkezi Kapalıçarşı’nın restorasyonu sağlanacaktır. Bu çerçevede yeni bir yönetim modeli de söz konusu. Kapalıçarşı ve çevresinin restorasyonu için 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan önemli bir bütçe ayrılmış durumdadır. 2010 yılına kadar ciddi bir restorasyonu gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Bir başka yenileme bölgesi olarak da Katip Kasım, Nişanca, Şehsuvarbey ve Küçükayasofya mahallelerinin bulunduğu yeri gösterebilirim. Eminönü’nün Marmara’ya bakan tarafı ciddi bir konut bölgesidir. Kalitesiz bina stoku yenilenerek konforlu yaşam merkezleri oluşturulacaktır. Bunun için yasal altyapı oluşturuldu, sırada proje ve uygulama süreci var. Büyükşehir Belediyemiz ile Kültür ve Turizm Bakanlığımızın birlikte yürüttüğü Sur-u Sultani Yenilemesi ise bizim gurur duyduğumuz bir projedir.

Sur-u Sultani’de neler yer alıyor, ne gibi değişimler söz konusu olacak?

Sur-u Sultani Eminönü’nde Cumhuriyet tarihinin en önemli kamu yatırımlarından biridir. Tarihi Yarımada’nın Dünya ölçeğinde ses getirecek bir projesidir. Çünkü İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin bulunduğu alandan başlayan bu bölge, Sirkeci Tren Garı, Gülhane Parkı, Sultanahmet Meydanı ve Cankurtaran’a kadar uzanan bölgeyi içeriyor. Bu bölgedeki tüm kamusal yapıların fonksiyonu değişiyor. Bütün tarihi eserler restore ediliyor ve kültürel fonksiyonlar veriliyor. Müzekent olarak düzenlenen bölge, tarihimizin ve kültürümüzün şekillendiği bir bölge olacaktır. Bu çerçevede Gülhane Parkı’nda gerçekleşen düzenlemeleri herkesin görmesini isterim. Yeni müzeler kuruldu burada. Yine Topkapı Sarayı içerisinde hem çok önemli restorasyonlar yapıldı, hem de yeni sergi alanları kuruldu. Bu projede de 2010 yılına kadar ciddi mesafe alınacak ve Tarihi Yarımada’nın çehresi değişecektir. Sur-u Sultani çerçevesinde yaptığımız turist otobüslerinin Topkapı Sarayı’na girişinin yasaklanması, Cankurtaran’ta turist otobüsü parkı ve tarihi dokuyu bozan yapıların yıkılması gibi çalışmalarımız bile Tarihi Yarımada için büyük hizmetlerdir.

Yayalaştırma çalışmalarına da büyük önem verdiğinizi biliyoruz. Eminönü’nde yayalaştırma projelerinde ne kadar başarı sağlayabildiniz?

Tarihi kentlerde asla motorlu araç yoğunluğu söz konusu olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde tarihi kentlerde araç yoğunluğunu artırıcı uygulamalar yapılmaz. Maalesef Eminönü’nde aksi kararlar alınmış ve çözümün yeni otoparklar yapmak olduğu zannedilmiş. Oysa ki, ne kadar otopark yaparsak yapalım bu sorunu çözemeyiz. Zaten yeni otopark yapmak için alan da sınırlı, ayrıca yeni yollar açmak veya yolları genişletmek Eminönü’nde söz konusu bile değil. Bu doğru bir hedef de değildir. Bizim ortaya koyduğumuz vizyon ve belirlediğimiz eylem planında yayalaştırma çalışmaları ön plandaydı. Geride kalan 5 yıl içerisinde çok önemli yayalaştırma projeleri yaptık. Tüm altyapının yenilendiği, kaldırımların genişletildiği cadde ve sokakları vatandaşlarımızın hizmetine açtık. Mahmutpaşa ve çevresinde gerçekleşen yayalaştırma çalışması Eminönü için bir büyük olaydır. Mollataşı Caddesi, Langa ve Çevresi, Gedikpaşa bölgesi yayalaştırma kararlarını uygulamaya geçirdiğimiz yerler oldu. Sırada Alt ve üst Laleli ile Sirkeci bölgesi var. Buraları da 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile birlikte yapıyoruz. Tüm kaynakları aktarıldı, ihaleleri yapılıyor ve en kısa sürede modern Avrupa şehirlerinde gördüğümüz gözelikteki cadde ve sokaklara kavuşacağız. Yayalaştırma bizim asla vazgeçmeyeceğimiz bir hedefimizdir. Önümüzdeki süreçte Sultanahmet Meydanı’nın ve çevresinin de araç trafiğinden arındırılmasını ve yayalaştırılmasını planlıyoruz. Bir başka önemli karar da, turist otobüslerinin bölgeye girişinin yasaklanması olacaktır.

Bugün geriye baktığınızda hayalinizdeki Eminönü’ne ne kadar yaklaştınız?

Benim yüreğimi koyduğum Eminönü hayali için daha yapılması gereken çok şey var. En önemlisi başlattığımız projelerin tamamlanması gerekiyor. Bunun için de en az bir 5 yıla daha ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bakınız ben Tarihi Yarımada için yapmak kadar yıkmanın da bir fazilet olduğunu söyledim. Çünkü Eminönü’nde yıkmamız gereken çok sayıda gecekondular, eklentiler ve tarihi dokuyu kirleten binalar vardı. Vardı diyorum zira biz bu yıkımların pek çoğunu gerçekleştirdik. Topkapı Surlarını gölgeleyen binaları henüz yeni yıktık. Küçükayasofya Camii çevresini yıkarak tarihi eseri gün yüzüne çıkardık. Sultanahmet Meydanı’nda, Beyazıt Meydanı ve çevresinde, Polonya Pazarı’nda, Sirkeci Sobacılar Çarşısı’nda, Nişanca’da, Süleymaniye’de ve pek çok yerde yıkımlar yaptık. Bu yıkımları yapmak kolay değildi. Bu şehre inanmak ve kendini adamak gerekiyordu. Ancak severseniz bu işlerin altına imzanızı atabilirsiniz. Hamdolsun ki, biz bu sevgiye de, cesarete de, yüreğe de sahibiz. Tarihi Yarımada’yı güzelleştirmek için belediye binamızı bile yıkıyoruz. Hizmet binamızın altındaki sarnıcı restore ediyoruz, bu çerçevede hizmet binamız da yıkılacaktır.

Kültürel anlamda da önemli hizmetlere imza attığınızı biliyoruz. Özellikle de Eminönü Sempozyumları ve diğer kültürel çalışmalar Eminönü’nde büyük yankı uyandırdı.

Belediyecilik sadece altyapı hizmetleri değil elbette. Biz sosyal ve kültürel belediyeciliği de önceliklerimiz arasında tuttuk. Çünkü bir şehrin değeri aynı zamanda o şehrin kültürel etkinliklerinin zenginliğiyle de ölçülüyor. Bugün dünyada kültür işletmeciliğinden çok ciddi katma değer yaratılıyor. İstanbul’da bu iş için en uygun bölgelerden biri Eminönü ve Tarihi Yarımada’dır. Eminönü Belediyesi olarak bir ilk olan Eminönü Sempozyumları ile yurt içinden ve dışından bilim adamları, uzmanlar ve akademisyenler bölgemizi konuştular, tartıştılar ve araştırmalarını ortaya koydular. Üçüncüsünü Tarihi Yarımada Sempozyumu olarak yaptığımız bu bilimsel çalışmalar daha sonra kitap olarak da yayınlandı. Sempozyumlar çerçevesinde yaptığımız konserler, sergiler ve diğer aktiviteler de büyük beğeni topladı. Yine Süleymaniye Sempozyumu, Ulusal Vefa Sempozyumu, Kapalıçarşı Arama Konferansı ve diğer çalışmalarımız da her çevreden takdir topladı. Yine her biri büyük bir değer olan yayınlarımız şehrimize sunulmuş armağanlar oldu. İki ciltlik Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabını bu şehre duyduğumuz sevginin güzel bir nişanesi olarak yayınladık.

Sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin, hatta Dünya Müslümanlarının ramazan buluşmalarına dönüşen Sultanahmet Ramazan Etkinlikleri, her yıl artan bir ilgiye mahzar olmuştur. On binlerce insanımızı her akşam Sultanahmet’ta ağırlamak ve onları memnun etmek kolay değildir.

İstanbul’un en yoğun kültürel etkinliklerini yapan bir belediye olarak örnek bir merkezi de hizmete açtık. Restore ettirdiğimiz Buhara Özbekler Tekkesi’nde hizmet veren İstanbul Tasarım Merkezi, alanında lisansüstü seviyede eğitim veren bir eğitim yuvasıdır. Burası, ilerde tasarım alanında referans kabul edilen bir merkez olacaktır.

Son olarak Eminönü ile Fatih birleşti ve Mart 2009 tarihinden itibaren Tarihi Yarımada tek ilçe olarak hizmetlerine devam edecek. Bu karar için neler söyleyeceksiniz? Tarihi Yarımada’da önümüzdeki dönem için neler planlıyorsunuz?

Bu kararı yürekten destekledim. Çünkü Tarihi Yarımada’nın tek ilçe olmasını baştan beri savunuyorum. Hatta benim projem olduğunu da söyleyebilirim.Eminönü'nde 24 saat yaşayan nüfus kalmadı. İnsanlar gündüz geliyor, gece de çekip gidiyor. Ticari bir alan olan burada ticarethanelerin getirdiği baskıyla kimse kalmadı. Ayrıca nüfusa dayalı olarak elde ettiğimiz bütçeyle, hizmet üretmekte de Belediye olarak zorlanıyoruz. Ayrıca Tarihi Yarımada bir bütündür ve bu karar ile bu ayrım ortadan kalkmıştır. Fatih ve Eminönü'nün nazım imar planları da bildiğiniz gibi tekti. Kentsel dönüşüm çalışmalarının da tek elden yürümesi için bu düzenlemeye ihtiyaç duyuyorduk. Yeni dönemde hizmetler daha kolay, rahat ve ekonomik olacaktır. Bu açıdan doğru bir karardı ve Yeni Fatih için hayırlı olacaktır. 5 yılda Eminönü’nde yaptığımız hizmetleri taçlandırmak, başlattığımız projeleri tamamlamak ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul için planlanan etkinlikleri gerçekleştirebilmek için yeni dönemde de hizmete devam etmenin doğru olacağı kanaatindeyiz. Siyaset bir hizmet yarışıdır. Kutsal bir görev kabul ettiğim bu hizmet imkanını en iyi şekilde gerçekleştirmeye de hazırız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eminönü Bülteni ile Söyleşi (10.05.2004)
Anadolu Ajansı ile Söyleşi (02.06.2005)
Gazete Eminönü ile Söyleşi (20.12.2008)
Sultanahmet Forever Dergisi ile Söyleşi (22.09.2005)
Ordulular Vakfı Dergisi ile Söyleşi (08.11.2004)
Laleli Dergisi ile Söyleşi (28.07.2005)
Kültür Konulu Söyleşi (26.04.2005)
Kentsel Dönüşüm Hakkında Söyleşi (01.11.2005)
ESİAD Dergisi ile Söyleşi (09.12.2005)
Anasayfa Biyografi Makaleler Konuşmalar Röportajlar Fotoğraflar Videolar Basından İletişim
Web Tasarım: 3 Renk