Sayın İl Başkanım, kıymetli belediye başkanlarım, partimizin değerli üyeleri hepiniz hoş geldiniz.
Ülkemiz, şehrimiz ve partimiz için çok önemli bulduğum bu toplantının yönetim sorumluluğunu üstlendiğim Eminönü’nde yapılmasından dolayı ayrı bir mutluluk duyuyorum.
Henüz çok genç bir siyasi parti olarak bu kadar kısa sürede iktidar şansını yakalamak, üstelik de hem hükümet’te hem de yerel yönetimlerde işbaşında olmak hepimizin omuzlarına çok ciddi sorumluluklar yüklüyor. Burada bulunan tüm arkadaşlarımızın bu sorumluluk bilincini hissettiğini ve bu bilincin gereğini yerine getirdiğini biliyorum ve inanıyorum.
Partimizin aynı zamanda en geniş teşkilatı olan İstanbul teşkilatının sorunlar ve çözümler eksenli bu toplantısında Eminönü hakkında bilgi vermek istiyorum.
Bildiğiniz gibi 28 Mart yerel seçimlerini çok az bir oy farkıyla kazanarak yönetime geldik. Çok sıkıntılı bir seçim süreci yaşadık. Eminönü’nün yıllara yayılan yapısal sorunlarından kaynaklanan bu sıkıntıların temelinde ilçemizin sosyo-ekonomik gerçekleri var. İstanbul’un kalbi olarak niteleyebileceğimiz bu en küçük ilçede ikamet edenlerin sayısı sadece 50 bin 200. 28 Mart’ta sandık başına giden seçmenlerin sayısı ise 16 bin civarında. Yani pek çoklarınızın sadece bir mahallede karşılaşabileceği seçmen sayısıyla biz bir ilçe yönetimini belirliyoruz. Daha dikkat çekici bir rakam da, her seçimde bu seçmenlerin yüzde 40 oranlarında değişmesi. Yani bir sonraki seçimde seçmenlerimizin yüzde 40’ını bulamayacağız. Çünkü ilçemizden ayrılacaklar. Yönetimde istikrarın önündeki bu büyük engeli mutlaka aşmak zorundayız. Her ne kadar bizim seçilmemiz de bu gerçekler doğrultusunda oldu ama yine de doğru bulmuyorum. Çünkü gündüz 3 milyon insana hizmet üreten ülkemizin vizyonu Eminönü’nü sadece 16 bin seçmenin oyuyla yönetmek hiç de demokratik değil. Bu noktadan hareketle Eminönü’nde yeni yaşam alanları kurmak durumundayız. Eminönü’nün sosyo-ekonomik yapısıyla ilgili değiştirmek zorunda olduğumuz bir gerçek de şu: Eminönü’nde yaşayanların neredeyse tamamı alt gelir ve kültür gruplarına dahil. Yani sağlıklı demokrasilerin sahip olması gereken orta sınıfa neredeyse rastlayamıyoruz. Çünkü Eminönü, göçle gelen insanlarımızın İstanbul’daki ilk durağı hüviyetini taşıyor. Şehri buradan tanıyan bu insanlarımız biraz durumlarını düzelttikleri takdirde başka ilçelere göç ediyorlar. Yeni gelenler ise aynı süreçten geçiyor. Böyle olunca da sağlıklı bir nüfus yapısı kurulamıyor. Bu gerçek değişmek zorunda. Bu değişimi sağlayabilmek için çalışmalar yapıyoruz. Süleymaniye ve Küçükayasofya bölgesinde yeni yaşam alanları kurmayı hedefliyoruz. Buralara kültür ve eğitim düzeyi yüksek kentli nüfusu iskan edebilmeliyiz. Bu takdirde Eminönü, tüm gelir gruplarından insanların yaşadığı bir şehre dönüşecektir.
Sevgili konuklar, güncel siyasi gelişmeler hakkında da birkaç söz söylemek istiyorum.
Ülkemiz çok kritik bir süreçten geçiyor. Hükümetimiz birinci önceliğini Avrupa Birliği hedefine vermiş durumda. Bu hedefe ulaşmak için bizler de tüm enerjimizi kullanmak zorundayız. Hükümetimizin aldığı stratejik kararları tartışmak ve yargılamak durumunda değiliz. Bu hedefleri en doğru şekilde hayata geçirmeliyiz. İcraatlarımız ve yaklaşımlarımız daima iktidar partisinin reflekslerini yansıtmalıdır. Sistemle sorunlu bir marjinal parti duruşundan kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Bu tehlikeyi zaman zaman kamuoyunda gözlemliyoruz. Partimizin iç denetim mekanizmasını biz kurmalıyız. Yani biz yerel yöneticiler, teşkilatımızın değerli yöneticileri birbirimizi daima uyarmalı ve sağlıklı bir politik dil kullanmalıyız.
Kıymetli konuklar, ülkemiz siyasi yaşamında pek çok anlamda bir ilki temsil eden partimiz, genç bir siyasi hareket olmanın sıkıntılarıyla karşılaşabiliyor. Teşkilat ile yerel yönetimler arasında bazen sorunlu ilişkiler, kırgınlıklar yaşanabiliyor. Bu sorunların siyasetin doğasından kaynaklandığını unutmadan çözüm aramalıyız. Teşkilatın ana omurga olduğunu ve teşkilatsız bir partinin ülkeyi geleceğe taşıma gücünden yoksun olacağını geçmiş deneyimlerden biliyoruz. Bu nedenle teşkilatla yakın çalışmak, yerel yönetimler için artı bir değer anlamına da geliyor. Teşkilatın enerjisini belediyelerimiz için kullanabilirsek başarıyı yakalayacağımız düşüncesindeyim. Bu çerçevede günlük ve kişisel kavgaları unutup, yapıcı bir tavrı hakim kılmalıyız.
Kıymetli dava arkadaşlarım, sözlerimi burada noktalarken sizleri Eminönü’nde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti bir kez daha yinelemek istiyorum. Bu toplantının ülkemiz, şehrimiz ve partimiz için hedeflenen faydayı sağlamasını diliyorum. Daha sıklıkla bir araya gelmeyi ve ortak projelerle birbirimizi desteklemeyi öneriyorum. Eminim ki, birbirimizden istifade edebileceğimiz pek çok konu var. Bu çerçevede bu toplantıyı düzenleyenlere çok teşekkür ediyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.