Hıdrellez; "Hıdırilyas", "Hızır Günü", "Hızır Bayramı", gibi isimlerle anılan ve daha çok Türk Dünyası’nda kutlanan bir bahar bayramıdır.
"Hızır" ve "İlyas" isimleri, halk ağzında "HIDRELLEZ" diye adlandırılmıştır. Hıdrellez, kökü İslâm öncesi eski Orta Asya, Ortadoğu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanan, Hızır yahut İlyas kavramları etrafında dini bir muhtevaya bürünmüş halk bayramıdır. Bu bayram, merkezini özellikle Anadolu ve Balkanların teşkil ettiği Batı Türkleri arasında 6 Mayıs günü Hıdrellez diye kutlanmaktadır.
Anadolu'da anlatılan bir efsaneye göre; Hızır ve İlyas her yıl 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gecede buluşup doğaya can vermek üzere sözleşirler. Hızır karaların, İlyas denizlerin korunmasıyla görevlendirilmiş iki kardeştir. Bunlar 6 Mayıs tarihinde yeryüzünde buluşup; tarlaları, ekinleri kamçılarlar. Bundan sonra tüm ekinler başak tutar, bitkiler çiçek açar. Bu buluşma günü Hızır ve İlyas için bir bayram kabul edilir. İnsanlar da onların sevincine katılarak verimden ve mutluluktan pay alma adına bu günü bayram olarak kutlarlar.
Hıdrellez, aynı zamanda Rumi Takvim’de baharın başladığı gün olan 23 Nisan’a rastlıyor. Yılın, yaz ve kış olarak iki mevsim gibi kabul edildiği dönemlerde ise 6 Mayıs tarihi, kışın bitip yazın başladığı gün olarak geçiyor.
Ermişliklerinden dolayı, Tanrı’nın kendilerine ödül olarak “Ab-ı Hayat” ya da “Bengisu” adlı ölümsüzlük suyu içirdiğine inanılan kişilerden Hızır’ın karada, İlyas’ın ise denizde bulunan ve darda kalan kişilerin yardımına koştuğu düşünülüyor.
Başka bir söylentiye göre; eskilerin "âb-ı hayat" dedikleri sudan içen, bir zamanlar Peygamber de olan İlyas, bastığı yerden sular fışkırır, ortalığı yeşilliğe büründürürmüş, onun için de yeşil demek olan Hızır takma adını alarak, Hızır İlyas olmuştur. Hızır İlyas söylene söylene Hıdrellez'e dönüşmüştür.
Bitkilerin yıllık ölümü ve dirilmesine bağlı olarak uygulanan bu gelenek, daha çok Türk Milleti tarafından kutlanmaktadır. Aslında tüm insanlığı ilgilendiren bir yönü vardır. Çünkü herkes için yaz girmektedir.
Birçok geleneğimiz gibi Hıdrellez kutlama geleneğimiz de yavaş yavaş kaybolmakta, daha önce yapılan coşkulu kutlamalar artık yapılmamaktadır.
Bugün ,Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.
Mevsimlik bayramlarımızdan biri olan Hıdrellez, ülkemizde etkin bir biçimde kutlanmaktadır. Büyük şehirlerde daha az olmak üzere, kasaba ve köylerde hıdrellez için önceden hazırlıklar yapılır. Bu hazırlıklar, evin temizliği, üst-baş temizliği, yiyecek-içeceklerle ilgili hazırlıklardır. Hıdrellez gününden önce evler baştan başa temizlenir. Çünkü temiz olmayan evlere Hızır’ın uğramayacağı düşünülür. Hıdrellez günü giyilmek üzere yeni elbiseler, ayakkabılar alınır.
Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez Günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme adeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira tüm bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir.
Hıdrellez kutlamaları daima yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.