Yerel Yönetimler Şurası Konuşması  (25.9.2004)

Sayın Bakanım, Sayın İl Başkanım, kıymetli belediye başkanlarım, partimizin değerli üyeleri hepiniz hoş geldiniz.

Ülkemiz, şehrimiz ve partimiz için çok önemli bulduğum bu toplantının yönetim sorumluluğunu üstlendiğim Eminönü’nde yapılmasından dolayı ayrı bir mutluluk duyuyorum.

Henüz çok genç bir siyasi parti olarak bu kadar kısa sürede iktidar şansını yakalamak, üstelik de hem hükümet’te hem de yerel yönetimlerde işbaşında olmak hepimizin omuzlarına çok ciddi sorumluluklar yüklüyor. Burada bulunan tüm arkadaşlarımızın bu sorumluluk bilincini hissettiğini ve bu bilincin gereğini yerine getirdiğini biliyorum ve inanıyorum.

İstanbul İl Başkanlığımız tarafından düzenlenen Yerel Yönetimler Şurası’nda henüz 6 aylık bir belediye başkanı olarak bazı gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi Eminönü’nde 28 Mart yerel seçimlerini çok az bir oy farkıyla kazanarak yönetime geldik. Çok sıkıntılı bir seçim süreci yaşadık. Eminönü’nün uzun yıllara dayanan yapısal sorunlarından kaynaklanan bu sıkıntıların temelinde ilçemizin sosyo-ekonomik gerçekleri var. İstanbul’un kalbi olarak niteleyebileceğimiz bu en küçük ilçede ikamet edenlerin sayısı sadece 50 bin 200. Evet, yüzölçümü bakımından ülkemizin belki en küçük ilçesi ama  ticaret, finans, turizm ve kültür açısından diğer tüm ilçelerle kıyaslanamayacak bir büyüklüğe sahip. Yani bir şehir düşünün ki, finans piyasaları değerini orada buluyor. Ama o değeri hayal bile edemeyen insanlar ise sadece birkaç yüz metre uzaklıkta ikamet ediyor. Yine ülke ticaretinin gerçek merkezi burası kabul ediliyor ama bu toplantıyı yaptığımız kültür merkezimizin çevresi işsiz insanlarla dolu. Evet bu çok özel ilçede sadece sosyal yardımlarla yaşamını sürdürenler hiç de azımsanmayacak oranda. Bir diğer konu turizm. Her yıl patladığına inandığımız turizmin yoğunluk kazandığı yer de burası. Ülkemizi ziyaret eden turistlerin neredeyse yüzde 70’i Eminönü’nden geçiyor ama gelin görün ki, hala en temel güvenlik sorununu çözümleyemedik. Bir diğer konu da tarihi yapılar. İnsanlık mirası bu anıt yapıların bir başka ilçemizle kıyaslanması bile mümkün değil. Fakat bir yanda bu anıt yapılar, diğer yanda metruk binalar. Çünkü Eminönü’nün tüm binalarının yüzde 60’ının onarıma ihtiyacı var. Sayın konuklar bu kıyaslamalarla daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Sadece bir konuya işaret etmek istiyorum. Madem yerel yönetimleri konuşacağız. Öyleyse, temel değerleriyle bir başka ilçemize benzetmemizin ve kıyaslamamızın mümkün olmadığı Eminönü’nü özel bir yönetim biçimiyle, özel hazırlanmış kanunlarla yönetmemiz gerekiyor. Tarihi yarımadanın bu talihsiz ilçesinde 28 Mart’ta sandık başına giden seçmenlerin sayısı sadece 16 bin’di. Yani pek çoklarınız sadece bir mahalleden bu kadar oy aldı. Daha dikkat çekici bir rakam da, her seçimde bu seçmenlerin yüzde 40 oranlarında değişmesi. Yani bir sonraki seçimde seçmenlerimizin yüzde 40’ını bulamayacağız. Çünkü ilçemizden ayrılacaklar. Yönetimde istikrarın önündeki bu büyük engeli mutlaka aşmak zorundayız. Her ne kadar bizim seçilmemiz de bu rakamlara dayanıyor ama yine de doğru bulmuyorum. Çünkü gündüz 3 milyon insana hizmet üreten ülkemizin vizyonu Eminönü’nü sadece 16 bin seçmenin oyuyla yönetmek demokratik değil. Peki ne yapabiliriz? İşyeri sahiplerinin de siyasal tercihini hesaba katabiliriz. Eminönü’nün gelecekteki başkanını daha geniş katılımla belirleyebiliriz. Ayrıca insan yoğunluğunun bu kadar yüksek olduğu bir bölgede yeni yaşam alanları kurabiliriz. Bunun için sizlerin desteğine ihtiyacım var. İller Bankası’nın sadece 50 bin nüfusa göre verdiği payı hatırlatmayacağım. Çünkü çok daha geniş bir perspektiften sorunlara bakmak istiyorum. Eminönü’nün değiştirmek durumunda olduğumuz sosyo-ekonomik yapısını bilmeliyiz. Eminönü’nde yaşayanların neredeyse tamamı alt gelir gruplarından. Ayrıca eğitim seviyesi olarak da, Türkiye ortalamasının çok altındayız. Yani sağlıklı demokrasilerin sahip olması gereken orta sınıfa neredeyse rastlayamıyoruz tarihi yarımadada. Çünkü Eminönü, göçle gelen insanlarımızın İstanbul’daki ilk durağı hüviyetini taşıyor. Şehri buradan tanıyan bu insanlarımız durumlarını biraz düzelttikleri takdirde başka ilçelere göç ediyorlar. Yeni gelenler de o bildik süreçten geçiyor. Böyle olunca da sağlıklı bir nüfus yapısı kurulamıyor. Bu gerçeği değiştirmek zorundayız. Bu değişimi sağlayabilmek için de çalışmalar yapıyoruz. Süleymaniye ve Küçükayasofya bölgesinde yeni yaşam alanları kurmayı hedefliyoruz. Buralara kültür ve eğitim düzeyi yüksek kentli nüfusu iskan etmek istiyoruz. Bu takdirde Eminönü, tüm gelir gruplarından insanların yaşadığı, yaşam kalitesinin yükseldiği bir şehre dönüşecektir.

Burada çok spesifik bazı sorunlarımızı da ortaya koyabilirim ama ben, bugün yerel yönetimler konusundaki temel bakışımızı sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. Yani hep güçlendirmeyi savunduğumuz yerinden yönetim değil söylemek istediğim. Çünkü biliyorum ki, belediyecilikte temel sıkıntı kuralları kendimizin koyamaması. Farklı özelliklere sahip kentlerin ve belediyelerin aynı kurallarla yönetiliyor olması çağdaş kent yönetimiyle hiç de örtüşmüyor. Standartizasyon, farklılıkları yok ediyor ve bize bu çerçevede bölgesel ve yerel farklılıkların dikkate alınmadığı bir yerel yönetim felsefesi kalıyor. Belki de değişmesi gereken budur, belki de zihniyet devrimini buradan başlatmamız gerekiyor.

Çünkü istikrarsız bir ülke ve müdahalelerle doğal mecrasında bir türlü akmayan siyasal ortam, vatandaşın objektif kriterlerini de altüst ediyor. Her defasında tepkisel refleksler devreye giriyor ve siyasette haksız rekabet ortamı doğuyor. Çok değerli dostlarım, bugün biraz da bu sağlıksız siyasal ortamı değiştirmek üzerine düşünmeye davet ediyorum hepinizi.

Kıymetli konuklar, sözlerimi burada noktalarken sizleri Eminönü’nde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti bir kez daha yinelemek istiyorum. Bu toplantının ülkemiz, şehrimiz ve partimiz için hedeflenen faydayı sağlamasını diliyorum. Daha sıklıkla bir araya gelmeyi ve ortak projelerle birbirimizi desteklemeyi öneriyorum. Eminim ki, birbirimizden istifade edebileceğimiz daha pek çok konu var. Bu çerçevede bu toplantıyı düzenleyenlere çok teşekkür ediyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Osmanlı Coğrafyasında Milliyetçilik Sempozyumu konuşması (24.10.2008)
2. Uluslararası Eminönü Sempozyumu konuşma metni (16.06.2007)
Başkan Er'in aday adaylık törenindeki konuşma metni (19.12.2008)
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Kurulu Konuşması (28.11.2004)
Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı Konuşması (26.12.2005)
Yerel Yönetimler Şurası Konuşması (25.09.2004)
Müzeler Haftası Konuşması (20.05.2004)
Malatya Kayısı Festivali Konuşması (20.09.2007)
“Biz de Varız Engelliler Derneği”ndeki Konuşması (20.09.2007)
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Tarafından Düzenlenen Harran Buluşmaları II. Veda Yemeği Konuşması (18.06.2004)
Kuyumcukent Üyeleri ile Konuşma (18.12.2004)
Yeni Öğretim Yılının Açılış Töreni Konuşması (13.09.2004)
"Boyasız Binamız Kalmasın" Kampanyası Açılış Konuşması (12.07.2005)
Ulusal Şehir ve Bölge Planlama Öğrencileri Buluşması (10.03.2005)
Eminönü Platformu’nun “Eminönü’nün İtibarını Geri İstiyoruz” Etkinliğinde Yapılan Konuşma (06.08.2004)
Tarihi Kent Merkezlerinde Yenileme Konuşması (05.05.2005)
Dünya Engelliler Günü (03.12.2005)
Yaz Spor Okulu Mezuniyet Töreni (02.09.2004)
Zafer Bayramı - Edirnekapı Şehitliği Konuşması (30.08.2005)
Yahya Kemal’i Anma Toplantısı (02.12.2004)
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Konuşması (23.04.2005)
Turizm Haftası Açılış Konuşması (15.04.2005)
Seçim Teşekkür Konuşması (01.04.2004)
New York Türk Günü Yürüyüşü ve Etkinlikleri Konuşması (20.05.2005)
İstanbul Turizm Platformu Konuşması (29.07.2004)
Fatih Divanı Kitabı Tanıtım Toplantısı Konuşması (04.11.2004)
Dünya Özürlüler Günü Konuşması (03.12.2004)
Ak Parti Belediye Başkanları Toplantısı Konuşması (05.11.2004)
Ahırkapı Hıdrellez Kutlamaları (05.05.2004)
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Törenleri (19.05.2007)
Anasayfa Biyografi Makaleler Konuşmalar Röportajlar Fotoğraflar Videolar Basından İletişim
Web Tasarım: 3 Renk